Kategori arşivi Uyku Bozuklukları

Uykuda da Duramayan Huzursuz Bacaklarım Var!!!

Uykuda Ekstremitelerin Periyodik Hareket Bozukluğu

Uykuda periyodik bacak hareketleri (PLMS), uykuda özellikle alt ekstremitelerde, ortaya çıkan periyodik, tekrarlayıcı ve oldukça stereotipik hareketler olarak tanımlanır.

Hareketler; ayak parmaklarının dorsifleksiyonu, ayak bileği dorsifleksiyonu ve diz, bazen de kalça ekleminde kısmi fleksiyonla şekillenir.

Uykuda periyodik bacak hareketleri, ilk olarak, Symonds tarafından ‘noktürnal miyoklonus’ adıyla tanımlanmıştır.

Periyodik hareketler sadece uykuda değil, uyanıklık dönemlerinde de ortaya çıkabilir.

Huzursuz bacaklar sendromu (RLS) hastalarında görülen uyanıklıkta periyodik bacak hareketleri, görünüm olarak uykuda PLMS’ ye benzer; ancak daha uzun sürelidir.

Uyanıklıkta periyodik bacak hareketleri kayıtları, RLS tanısı için önerilen hareketsizlik testi ile saptanabilir.

RLS’de uyanıklıkta periyodik bacak hareketlerinin varlığının gösterilmesi, tanıda PLMS’ ye göre daha yüksek sensitivite ve spesifisiteye sahiptir.

PLMS varlığının uyku-uyanıklıkla ilgili şikayetlere yol açtığının düşünülmesi nedeniyle, polisomnografik tetkiklerde PLMS kaydı rutin olarak önerilmektedir.

PLMS’nin geceden geceye değişkenlik göstermesi, tanı amaçlı olarak iki gecelik kaydı gerektirebilmektedir.

Aktigrafiyle birkaç gece kayıt, tanıyı kolaylaştırabilir; ancak bu yöntemin geçerliliği henüz kanıtlanmış değildir.

PLMS’ ye çoğunlukla kortikal ve otonom uyanıklıklar eşlik eder.

Elektroensefalografide saptanan kortikal uyanıklıklar, uyanıklık reaksiyonu olarak adlandırılır ki, dinlendirici olmayan uyku ve uyku bozukluğuyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Hareketlerin nispi sıklığı, süresi ve kortikal uyanıklıklarla birlikteliği, NREM 1 ve 2 evrelerinde, REM uykusuna göre daha fazladır.

Subjektif uyku şikayetleri ile PLMS arasındaki ilişki, çelişkilidir.

Uykuda periyodik bacak hareketleri; uykuya dalma zorluğu, gece içi sık uyanma, sabah erken uyanma ve gündüz aşırı uykululuk gibi birçok uyku ve uyanıklık şikayetleriyle birliktelik gösterebilir.

Prevelans; 18980 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada % 3,9’dur. Hastalığın; kadın cinsiyet, kahve, stres ve mental hastalıkla ilişkisi ortaya konulmuştur.

Çocukluk ve ergenlik döneminde nadiren görülür.

Uykusuzluk şikayeti olan hastaların % 13,3’ünde, aşırı uykululuk şikayeti olan hastaların ise % 6,9’unda PLMS varlığı saptanmıştır.

OSAS hastalarında PLMS oldukça sık görülür.

Klinik yaklaşım açısından, bacak hareketlerinin sıklıkla EEG’de saptanan uyanıklık reaksiyonlarıyla birlikte olduğu ve bu uyanıklık reaksiyonlarının yokluğunda hastalarda uyku ve uyanıklık şikayetlerinin görülmediği kabul edilir.

Uykusuzluk ve gündüz aşırı uykululuk yakınması olan hastalarda PLMS, farklı özellikler gösterir.

Uyku bölünmesi, artmış uyanıklık süresi, gece kısa uyku süresi, artmış derin NREM uyku latansı ve bozuk uyku etkinliği indeksine sahip olan hastalarda uykusuzluk şikayeti daha belirgindir.

TEDAVİ

PLMS için tedavi önerileri çoğunlukla, huzursuz bacak sendromu olan hastalarda yapılan çalışmalardan kaynaklanmakta; L-dopa ve dopamin agonistleri, tedavide ilk seçenek olarak düşünülmektedir.

 

Yerinde Duramayan Huzursuz Bacaklarım Var!!!

Yerinde Duramayan Huzursuz Bacaklarım Var!!!

Husursuz bacağınız mı var? Sizi yerinizde durdurmayan sürekli hareket etme hissi doğuran ve tarif edemediğiniz şekilde bir his ile rahatsız eden. O zaman huzursuz bacaklarınız var, tanı bu. Peki, nedir bu hastalık, bir bakalım.

Huzursuz bacak sendromunun ilk olarak 1672’de, İngiliz hekim Thomas Willis (1620-1675) tarafından tanımlanmasına karşın, ayrı bir klinik sendrom olarak bildirilmesi ve özelliklerinin belirlenmesi 1945’te İsveç nörolog Karl-Axel Ekbom tarafından yapılmıştır. Ekbom aynı zamanda sendromun isim babasıdır. Bu nedenle huzursuz bacaklar sendromu, Ekbom sendromu olarak da adlandırılır.

Huzursuz bacak sendromu, son yıllarda daha iyi tanınmaya başlayan bir sendromdur. Sendromun temel özelliği, bacaklarda ortaya çıkan ağrı veya rahatsız edici bir histir. Biraz tarif etmek zor ama ağrıya benzer ve huzursuzluk verir. Bazı hastalar bunu bacaklarda karıncalanma, batma, gıdıklanma ve rahatsız edici bir his olarak tanımlanır.

Ancak bu ağrı hareketle azalır veya ortadan kalkar.

Bu his vücudun tüm bölgelerinde tanımlanmıştır ve en sık kollardır.

Kollar dışında; karın, genital organlar, anal bölge ve torakstır ve bacaktaki yakınmalara ek olarak bulunur.

Soğuk veya sıcak su ağrıları azaltır.

Sendromun diğer bir özelliği de, diurnal ritim göstermesidir. Akşam saatlerinde artar, sabah azalır.

Hastanın semptomları akşam saatlerinde ve özellikle uyku için yatıldığı zaman ortaya çıkar.

Buna karşılık sabah saatlerinde genelde hastalar rahattır veya semptomları çok azdır.

Hastaların hemen hepsinde uyku bozukluğu görülür.

Bu nedenle uyku bozuklukları içinde çok önemli bir sendrom olarak bilinir ve uykuya dalma zorluğu olan her hastada mutlaka sorgulanması gerekir.

Huursuz Bacaklar Sendromunda Uyku Bozuklukları

Huzursuz Bacaklar Sendromu için Tanı Kriterleri;

  1. Bacakları hareket ettirme isteği
  2. Hareket ettirme yada hoş olmayan his, istirahat veya oturmada artar.
  3. Hareket ettirme yada hoş olmayan his, hareket süresince azalır
  4. Hareket ettirme yada hoş olmayan his, akşamları gündüzden daha şiddetli ya da sadece akşamları geceleri ortaya çıkar.

Bazen bu temel kriterlere ek olarak;

  1. Pozitif aile öyküsü
  2. Dopaminerjik tedaviye olumlu yanıt
  3. Uykuda periyodik bacak hareketlerinin varlığı destekleyicidir.

Ama temel neden hastanın uyku bozukluğu olarak hekime gitmesidir.

Uyanıklıkta tekrarlaya bacak hareketleri ve «Zorlayıcı haraketsizlik testi» tanıya yardımcıdır.

Temel olarak hastalığın fizyopatolojisi; Demir ve Dopamin metabolizması ile ilişkili olduğu gösterilmiştir.

Hastalığın görülme sıklığı ilk olarak Ekbom tarafından yapılmış ve % 5,2 olarak bulunmuştur.

Sonraki çalışmalarda; Kanada, ABD, ve Almanya’da % 5-15 arasında, Japonya’da % 1,06 olarak bulunmuştur.

Ülkemizde Mersin’de yapılan bir çalışmada % 3,19 olarak saptanmıştır.

Genel olarak doğu ülkelerinde düşük, batı ülkelerinde yüksek prevelansa sahip olduğu söylenebilir.

Huzursuz Bacaklar Sendromu

Uyku Bozukluklarında Egzersiz ve Davranışsal Tedavi

Uyku ve Egzersiz

Uyku vücudun temel ihtiyaçlarından birisidir, organizmanın dinlenip enerji tüketimini dengeleyen bir süreçtir.  Uyku süresi 4-12 saat arasında değişmekte olup fizyolojik olarak normal uyku süresinin 7 saat olması gerektiği bildirilmektedir.

Toplumda en sık rastlanan uyku problemi olan insomnia (uykusuzluk); uykuya dalmakta ya da sürdürmekte güçlük olması ya da dinç uyanamama olarak tanımlanmaktadır.

İnsomnia, uyku için uygun koşullara rağmen ortaya çıkıyorsa ve kişinin günlük aktivitelerini bozuyorsa patolojik olarak kabul edilir. İnsomnia yaşlılarda oldukça yaygındır. Toplumda insomnia yaygınlığının  %10-20 olduğu tahmin edilirken yaşlılarda bu oran daha yüksektir.

Osteoartrit, kanser veya diyabetle ilişkili kronik ağrı, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, konjestif kalp yetmezliği ve nörolojik hastalıklar insomnia ile en çok ilişkili olduğu düşünülen hastalıklardır .

Uyku sorunları, dikkatin azalmasına bağlı olarak düşmelere, rutin görevleri yerine getirememeye, sağlık kaynaklarının kullanımında artmaya, sağlığı ve iyilik halini sürdürmede güçlüğe neden olmakta ve bireyin yaşam kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir.

Nitekim yapılan çalışmalar uyku problemi yaşayan ve gün içinde uyku saatleri uzun olan yaşlı bireylerde düşme oranının daha fazla olduğunu, gün içi uykulu olma, uykuya geç başlama gibi sorunu olan yaşlı bireylerde mortalite oranının arttığını saptamıştır.

Peki, sağlıklı bir uyku için neler yapmalıyız?

Kişilerde uyku bozukluğu nedenleri gözden geçirilmeli ve kronik hastalıkları, kullandıkları ilaçlar, kafein, sigara, alkol kullanımı ve yine düzeltilebilir diğer nedenler belirlenip bu yönde yapılması gerekenler için bilgilendirme yapılmalıdır. Bunun yanında bireylerin;

  • Günün aynı saatlerinde düzenli olarak uyanması ve yatması,
  • Gün içinde uyuma saatlerinin azaltılması,
  • Günlük düzenli olarak egzersiz yapılması (yatma saatlerinden önce),
  • Yatağın yalnızca yatmak için kullanılması,
  • Stresli dönemlerde yatakta uzun süre kalınmaması,
  • Yatmadan önce ağır yemeklerden uzak durulması,
  • Yatmadan önce alkol, kafein, nikotin gibi maddelerden uzak durulması (alkollü içecekler başlangıçta uykuyu artırır, ancak gece uyku sırasında kanda düzeyi azalarak erken uyanmaya neden olur),
  • Yatmadan önce dişlerin temizlenmesi ve diğer rutin temizlik işlerinin tamamlanması,
  • Yatak odası çevresinin temiz, sessiz ve yeterli karanlığa sahip olması,
  • Yatak kıyafetlerinin geniş ve ferah olması,
  • Eğer 30 dakika içinde uyuyamıyorsa yatağı terk etmesi, müzik dinleme ve kitap okuma gibi yorucu olmayan aktivitelerde bulunması, fakat bu esnada parlak ışığa maruz kalmaması,
  • Gün içerisinde yeterli güneş ışığına maruz kalınması,
  • Şişman bireylerin zayıflatılması,
  • Gündüz 50 dakikadan fazla uyumaması gerekir.

Bu gibi uyku hijyeni için gerekli kişisel ve çevresel faktörlere dikkat etmesi gerekmektedir.

Uyku bozukluklarında egzersiz ise; 

Uyku bozuklukları için önerilen en güvenli egzersiz aerobik egzersizdir.

Haftada 3-4 gün, en az 40 dakika boyunca yapılacak yürüyüş, yüzme, bisiklet gibi egzersizler önerilmektedir.

Yapılan çalışmalar aerobik egzersizin uykuya geçiş suresini kısalttığını, uykunun toplam miktarını ve derin uykuyu artırdığını göstermektedir.

Harcanan enerji miktarı arttıkça uyku yapısında olumlu değişiklikler olmakla beraber maraton gibi aşırı enerji harcatan egzersizler uykuyu bozmaktadır.

Gece yatma saatlerine yakın yapılan egzersizlerin stres etkisi oluşturduğu ve otonomik aktiviteyi artırarak huzursuz bir uykuya, NREM evre I uykusunda artmaya, derin uykuda azalmaya neden olduğu belirtilmiştir.

Sabah yapılan fiziksel egzersizlerin uykuya az bir etkisi olurken, akşam saatlerine yakın, öğleden sonra yapılan egzersizler uyku kalitesini daha olumlu etkiler.

Düzenli spor alışkanlığı olan ve fiziksel formu kazanmış kişilerde egzersiz uyku kalitesini artırmaktadır.

Ancak düzensiz yapılan ve fiziksel formu kazanamayanlarda stresör etki oluşturabilir ve uyku yapısını bozabilir.

Ayrıca bu egzersiz programı otonomik uyarılmışlığa ve huzursuz bir uykuya neden olabilmesi nedeni ile yatma saatlerine yakın yapılmamalı; en iyi zamanlama olarak öğleden sonra, akşam saatlerine yakın yapılması önerilmelidir.

Gevşeme egzersizleri ise;

Gevşeme egzersizleri bireyin uykuya dalmasını sağlayacak sakinliğe geçmesini hedefler.

Bu amaçla progresif gevşeme egzersizleri, hayal kurma, diyafram solunumu yapma, meditasyon ve yoga kullanılabilmektedir.

 

 

 

 

 

 

Aman Jet-Lag olmayın !!!

Aman Jet-Lag olmayın !!!

Günümüzde dünya bir köy haline geldi denilmekte ve pekte haksız sayılmazlar. Çünkü ulaşım araçlarının çeşitliliği ve hızı sayesinde artık her yere istediğimiz zaman kısa süre içerisinde ulaşabiliyoruz.İyi hoş ama dikkat etmezsek Jet-Lag olabiliriz. Peki bu Jet-Lag denilen şey ne o zaman.

ICSD-3 uyku bozuklukları sınıflamasına içerisinde Sirkadiyen ritim uyku-uyanıklık bozuklukları alt tipi Jet Lag Tipi Uyku Fazı Bozukluğu olarak tanımlanmaktadır.

Jet-lag ya da zaman dilimi değişikliği sendromu, genellikle uzun mesafeli kıtalar arası uçuşlardan sonra gelişir. Belirgin bir saat farkı olan bir bölgeden diğerine yolculuk yapıldığından endojen sirkadyen ritm ile çevresel koşullar arasında uyumsuzluklar meydana gelir ve vücut hızla değişen yeni zaman dilimine uyum sağlayamaz.

Gün ışığı melatonin salınımını inhibe eder ve Melatonin sentezi inhibe edildiğinde       uyku biyoritmi bozulmaktadır (Jet-Lag         hastalığı).

Sık ve ağır şekilde yaşlılarda görülür.

Yorgunluk ve gündüz aşırı uykululuk hali, gece uyku bozuklukları, duygu durum değişiklikleri, odaklanma güçlüğü ve gastrointestinal problemler sık görülen belirtilerdir ve semptomlar genellikle geçicidir.

Belirtilerin şiddeti, yolculuğun yönüne ve geçilen zaman dilimi sayısına göre değişiklik gösterebilir.

Batıya nazaran doğu yönüne yapılan seyahatlerde endojen sirkadiyen ritmin varılan bölgeye uyumu daha güçtür.

Çünkü endojen sirkadiyen ritmin 24 saatten biraz daha uzun olması nedeni ile uyku fazının geciktirilmesi erkene çekilmesinden daha kolaydır.

Doğuya yapılan seyahatlerde varış zaman dilimine göre kişinin endojen ritminde faz gecikmesi olur ve güncel koşullara uyum sağlanabilmesi için uyku fazının erkene kaydırılması gerekir

Tedavi şekli seyahat süresine ve yönüne bağlı olarak değişiklik gösterir. 3 günden kısa yolculukta bir şey yapılmaması gereklidir.

Tedavide amaç endojen sirkadyen ritmi çevre koşullarına uygun hale getirmek.

Doğuya doğru yapılacak seyahat öncesinde sabah saatlerinde ışığa maruz kalma sağlanırken, akşam saatlerinde ışığa maruz kalmaktan kaçınılır. Böylece seyahat öncesinde endojen faz erkene kaydırılarak yolculuk sonrası oluşacak faz gecikmesi önlenilmeye çalışılır. Seyahat sonrasında ilk 2-3 gün sabah erken saatlerde ışıktan kaçınma, öğleden sonra ise ışıklı ortamda bulunmak önerilir.

Batıya doğru yapılan seyahatlerde, seyahat öncesinden uyku saatlerinin geciktirilmesi ile endojen ritmin varış saat dilimine hazırlığı sağlanabilir. Ayrıca seyahat sonrasında, gidilen bölgedeki uyuma saatine kadar uyumamaya çalışılmalıdır .

Melatoninin varış sonrası dört gün boyunca uykudan önce 2-5 mg dozlarında alınması, jet lag semptomlarını önlediği ya da azalttığı ve yeni endojen sirkadiyen ritmin oluşmasına katkıda bulunduğu belirtilmektedir.

Sabah uykululuğun giderilmesinde kafein etkili olabilir. 

Uzun uçak yolculuklarında    melatonin kullanımı tercih edilir. Yatmadan önce 0.5-5 mg, genellikle hedefe varış gününde alınır (2-3 gün önceden de olabilir), 2-5 gün devam edilir).

Daha uzun süreli yolculuklarda ise parlak ışık uygulanabilir. Melatonin kullanımı da etkilidir.

Doğuya yolculukta 4 gün 2-5 gram melatonin kullanılabilir.

Yada 10 mg zolpidem kullanılabilir.

Uyku hijyeni için kafein ve alkolden kaçınılmalı, bol sıvı alınmalı ve hafif egzersiz yapılmalıdır.

 

Doç. Dr. Mustafa SAYGIN

Uyku Bozuklukları Sınıflaması

Uyku bozukluklarının sınıflandırılması için ilk olarak 1965’te PAris’te toplana bilim adamları ancak 1979’da   4 ana grup olarak uyku bozukluklarını sınıflandırmışlardır.

1991 ICSD (International Classification of Sleep Disorders).

2005’te ICSD-2 Uyku Bozuklukları Uluslararası Sınıflaması (2. versiyon) 8 kategori 85 hastalık.

2014 yılında yayımlanan ICSD-3’e göre 7 ana başlık 85 tane hastalık olarak sınıflandırılmıştır.

UluslararasıUyku Bozuklukları Sınıflaması (International Classification of Sleep Disorders) – 3. Versiyonu (ICSD-3) Yayımlandı (2014)

1-    İnsomni

2-    Uykuda Solunum Bozuklukları

3-    Hipersomnolansın Merkezi Bozuklukları

4-    Sirkadiyen ritim uyku-uyanıklık Bozuklukları

5-    Parasomnialar

6-    Uyku İlişkili Hareket Bozuklukları

7-   Diğer Uyku Bozuklukları

Uyku bozukluklarının içerisinde en sık karşılaştığımız grup; Uykuda solunum bozukluklarıdır ve bu da 5 alt başlıktan oluşur.

Uykuda Solunum Bozuklukları

1-Obstrüktif Uyku Apne Bozuklukları

2- Santral uyku Apne Sendromu

3- Uyku İlilişkili Hipoventilasyon Bozuklukları

4- Uyku İlişkili Hipoksemi Bozukluğu

5- İzole semptomlar ve normal varyantlar

Sirkadiyen Ritim Bozukluğu

Sirkadiyen Ritim Kayması

Özellikle günümüzde şehir hayatının getirdiği problemlerin başında gelen faz kayması yani sirkadiyen ritim bozukluğu çok sık karşımıza çıkmaktadır.

Uyku şikayetleri olan bir kişinin öncelikle bu çevresel faktörler nedeni ile meydana gelen ritim bozukluğunun tanımlanması gerekmektedir.

Eğer bunu net olarak tanımlayabilirseniz ve bu çevresel etkenden uzaklaşırsanız uyku sorunumuza çözüm bulmuş olacağız.

Bu şikayetlerin en az 3 aydır devam ediyor olması ve bunun için uyku günlüğünü  en az 1 hafta süre (2 hafta da olabilir) ile tutmanız gerekiyor.

Bu günlük verilerinin değerlendirilmesi ve şikayetlerinizle birlikte sirkadiyen riritm bozukluğunuzun olup olmadığına karar verilir.

Tedaviye gelince ilk başta uyku hijyeni, sonrasında kronoterapi (Uyku-uyanma saatleri kademeli olarak her iki günde bir 3 saat ileriye alınır), parlak ışık uygulaması ve farmakoterapi olarak sıralanmaktadır.

Uyku Bozuklukları

Uykunun bozuklukları da mı olur dediğinizi duyar gibiyim. Uyku çok değişik kompleks süreçleri içerdiği için bir o kadar da kompleks bozuklukları mevcut. Bunları oturup sınıflandırmışlar ve şuan tanımlanan 85 çeşit uyku bozukluğu literatüre girmiş durumda ve hepsi için tanı ve tedavi kriterleri belirlenmiş durumda.. En sık ise uyku apnesi görülmektedir. Sınıflandırmaya göre bunları incelemeye ne dersiniz.