Kategori arşivi Yaşam Tarzı

Akıllı Telefon Kullanımı Düşük Sperm Sayısı ve Erkek Kısırlığıyla İlişkili midir?

Bazı araştırmacılar, düşük seviyeli radyofrekans elektromanyetik alanlar yayan cep telefonlarının erkek doğurganlığını etkileyebileceğine inanıyor.
İsviçre’de yapılan geniş bir nüfus araştırması, artan cep telefonu kullanımıyla birlikte sperm konsantrasyonunun ve toplam sperm sayısının azaldığını ortaya çıkardı.
Bulgular, gelişmiş telefon teknolojilerinin sperm kalitesi üzerinde daha az etkiye sahip olabileceğini gösteriyor.
Erkek doğurganlığının bozulmasının klinik kısırlık vakalarının yaklaşık yarısına katkıda bulunduğu düşünülmektedir.

Uzmanların onlarca yıldır erkek sperm sayılarında %50’lik bir düşüş gözlemlemesi nedeniyle, erkek kısırlığı giderek büyüyen bir halk sağlığı sorunudur.

Çeşitli çevresel faktörlerin sperm kalitesi üzerindeki potansiyel etkileri vardır.

Radyasyona maruz kalma
Endokrin bozucular
yaşam tarzı alışkanlıkları (ör. diyet, stres, alkol, uyuşturucu ve sigara, gece hayatı)

Yakın zamanda yapılan bir araştırmada, Cenevre Üniversitesi ve İsviçre Tropikal ve Halk Sağlığı Enstitüsü’nden bilim insanları, cep telefonu kullanımının ve yerleştirilmesinin erkek kısırlığı üzerindeki etkilerini incelemiştir.

13 yıllık çalışma, akıllı telefon kullanımının genç yetişkin erkeklerde düşük sperm konsantrasyonu ve toplam sperm sayısı ile ilişkili olabileceğini öne sürüyor.

Ancak 4G ve 5G’ye geçiş, belki de yeni telefonların iletim gücünün düşük olması nedeniyle sperm sayısı üzerindeki etkiyi hafifletmiş olabilir.

Cep telefonları erkek kısırlığını etkiler mi?

Araştırma için araştırmacılar, 2005 ile 2018 yılları arasında, yaşları 18 ila 22 arasında olan 2.886 erkeği çalışmaya dahil edildi. Çalışma dönemleri 2005–2007, 2008–2011 ve 2012–2018’i kapsıyordu.

Laboratuvar uzmanları meni örneklerini aldı ve sperm konsantrasyonunu, toplam sperm sayısını ve hareketliliğini kaydetti.

Katılımcılara üreme ve genel sağlık, eğitim ve yaşam tarzı alışkanlıklarına ilişkin sorular yanıtlandı ve cihazlarını ne sıklıkta kullandıkları soruldu. Kullanım sıklığına ilişkin yanıtlar haftada bir ile günde 20 kez arasında değişmektedir.

Toplam 2.764 kişi soruları yanıtladı. Araştırmacılar bu katılımcıları cep telefonu kullanım sıklığına göre beş gruba ayırdı.

Telefonlarını haftada bir kez kullandıklarını bildiren erkeklerde ortalama sperm konsantrasyonu, telefonlarını günde 20 defadan fazla kullananlara göre belirgin şekilde daha yüksekti.

Üstelik ilk çalışma dönemi, akıllı telefon kullanımı ile sperm konsantrasyonu arasında sonraki dönemlere göre “daha belirgin” bir bağlantı olduğunu gösterdi. Yeni teknolojilerin 2G’den 3G’ye, 4G’ye ve 5G’ye ilerlemesiyle uyumlu görünüyor; bu da cep telefonunun çıkış gücündeki azalmaya karşılık geliyor.

Telefonunuzu nerede taşıdığınızın önemi var mı?

Araştırmacılar ayrıca katılımcılara, kullanmadıkları zamanlarda telefonlarını nerede tuttuklarını da sordu. Kullanılmayan telefon konumuyla ilgili yanıtlar arasında pantolon, ceket, kemer taşıyıcı veya vücudun üzerinde olmayan başka yerler yer alıyor.

Çalışma grubunun yaklaşık %85,7’si (2.368 erkek) telefonlarını kullanmadıkları zamanlarda pantolon ceplerinde tuttuklarını bildirdi.

Geriye kalan erkekler ise telefonlarını ceketlerinin içinde (%4,6) ya da vücuttan uzakta (%9,7) saklıyor.

Çalışma modelleri, telefonları pantolonda taşımakla düşük meni kalitesi parametreleri arasında herhangi bir ilişki göstermedi.

Erkeklerin sperm sayısı neden düşüyor?

Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, sperm konsantrasyonu mililitrede 15 milyonun altında olan bir erkeğin, partnerinden çocuk sahibi olması bir yıldan fazla sürebilir.

Üstelik sperm konsantrasyonu mililitrede 40 milyonun altına düşerse gebelik şansı azalır.

Araştırmalar sperm sayısının mililitrede 99 milyondan ortalama 47 milyon sperme düştüğünü gösteriyor. Bu özellikle Batılı ülkelerde böyledir.

Sperm sayısını etkileyen çok sayıda faktör vardır;

uyuşturucu kullanımı (reçeteli ve yasa dışı)
Alkol kullanımı
tTtün kullanımı
Stres
fiziksel hareketsizlik

Sağlıksız beslenme

Yaşam tarzı

Genel olarak konuşursak, dünya eskisinden çok daha fazla “ilaçlanıyor”. Bunların çoğu, sağlık endüstrisindeki teşhis ve tedavi alanındaki ilerlemelerin yanı sıra modern yaşam tarzlarının getirdiği artan stres ve baskıya da bağlanabilir. Bunların ikisini birleştirdiğinizde daha fazla hastaya stres tanısı konuluyor ve ilaçla tedavi ediliyor. Teorik olarak, tıbbi tedaviyi gerektirecek düzeyde stres yaşamak, etkilenen erkeklerin doğurganlık sorunları yaşama olasılığını iki katına çıkarır.

Cep telefonu radyasyonunun uzun vadeli etkileri var mı?

Sonuçlar tamamen kesin değil, ancak ilişkinin 2023’te 2005-2007’ye göre daha düşük olduğu göz önüne alındığında, cep telefonu kullanımının doğurganlık üzerindeki etkisi muhtemelen genç erkeklerde daha az, yaşlılarda ise daha belirgin olacağı görülmektedir.

Cep telefonu radyasyonuna daha uzun süre maruz kalmaları ve diğer çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin kümülatif etkisi nedeniyle yaşlı erkeklerin yüksek risk altında olabileceği belirtilmektedir.

Eski cep telefonları üreme sistemine zarar verebilir

Etkinin kesin mekanizması tartışma konusu olmayı sürdürürken, korelasyon özellikle daha yüksek emisyona sahip eski telefon modellerinde dikkatli kullanım ihtiyacı doğurmaktadır.

Sonuç olarak, teknolojinin hayatımıza getirdiği kolaylıkları kullanmamız gerekiyor. Ama burada önemli olan her zaman güvenli sınırlarda kullanım. Bu konuda tüm teknolojik aletlerin gücenli kullanımı için farkındalığımızın gelişmesi gerekmektedir. Daha da önemlisi yaşam tarzımızı gözden geçirip, sağlığımızı koruyacak davranışar geliştirmemiz kaçınılmaz görülmektedir.

 

Yaşam Tarzımız ve Sağlık

Yaşam Tarzımız ve Sağlık

Yaşam tarzımız direk sağlığımız ve yaşam kalitemizi etkileyecektir. Bunun için bazı önerilerim olacak.

1. Zaman yönetimi

Zamanı yönetmek ve etkin bir şekilde kullanmak sağlıklı bir yaşam tarzına ulaşmak isteyenlerin yapması gereken en önemli şeylerdendir. Günlük rutininizde yapacağınız küçük dokunuşlarla daha düzenli bir hayata ve bu saye de sağlıklı bir hayata da kavuşmanız mümkün.İnsanoğlu için yeryüzündeki en önemli kavramlardan birisi olan ve kesinlikle bedelini ödeyemediği bir kavramdır zaman. Bize günlük 24 altın (24 saat) veriliyor ve ertesi güne de aktaramıyoruz. Sadece yatırım yapma şansımız ve bunu da belirleyen tercihlerimiz.

2. Günlük en az 10000 adım

Metabolizmanızı aktive etmek ve günlük kalori dengenizi sağlamak için ihtiyacınız olan şeylerden biride günlük düzenli egzersiz yapmak. Bunu hayatınıza yerleştirmeniz ve yaşam tarzınız haline gelmesi gerekmekte. Sonuçta bedene hükmeden beyin olduğu için burada ilk adım karar vermekten geçiyor. Kişinin kendi sağlığı ve yaşam kalitesi için yapması gerektiğine kendini ikan etmesi gerekiyor. Sonrası zaten gelecektir.

3. Egzersiz sonrası ne yapalım

Egzersiz öncesi vesonrası tükettiğimiz besinler egzersizin vücudumuz için ne kadar yararlı olacağını belirleyecektir. Sanırım hiç kimse dolu bir mide ile bunu yapmaz.Peki sonrası ne olacak. Spor sonrası beyinden salınan endorfin ağrılarımızı azaltarak serotoninle mutlu oluruz. Tabi bu iyilik hali ve kas yorgunluğu ile ulaşabildiğimiz ne varsa her şeyi tüketiriz. Egzersiz sonrası en iyisi bu tepkiden uzak durmak ama nasıl. Burada şunu düşünebilirsiniz 1 saat koşunca yaklaşık 500 Cal harcarsınız ve yediğiniz 1 porsiyon tatlıda hemen hemen buna denk gelir. O zaman 1 porsiyon tatlıdan aldığınız kalori için 1 saat koşmanız gerekiyor.

4. Hedefe odaklanmak

Hayatta herkesin gerçekleştirmek istediği rüyaları vardır. Sanırım çoğu zaman hedefe giden yolda takılıp kalıyoruz ve mola vermek için bir istasyonda dinleniyoruz. Ve sonrasında ise çoğumuz devam edemiyor. En önemli sebep ise hedefimize ulaşamayacağımızı kabullenip geldiğimiz yerde kalmak ve durumu kabullenmek. Hâlbuki mükemmeliyetçi olmasak hayatımızda her zaman bir B planı olsa sanırım daha rahat ederiz. Bazende hedefi parçalara bölüp adım adım yaklaşabiliriz. Bu sayede de hayatta mutlu olabilir ve çağımızın hastalığı depresyondan uzak durabiliriz.

5.  Enerjisi olumlu olan insanlarla birlikte olun

Özellikle sağlık yaşam tarzı için hem emosyonel hem de fiziksel açıdan önemli bir kavram. Hayata baktığı pencerenin pozitif olduğu ve her olumsuz durumdan olumlu bir yan çıkarabilecek birileri yanınızda olsa nasıl olur. Ya da biraz sohbet ettiğiniz de herşeyinizi kaybetmiş gibi hissettiren biri. Tercih sizin ve bu tercihiniz yaşama bakış açınızı belirleyecektir. Hayattan ve hayata baktığınız pencereden sürekli her konuda şikayetler  Hayattan ve hayata baktığınız pencereden sürekli her konuda şikayetler yükseliyorsa biraz işiniz zor. Bu durumda yalnız kalmanız muhtemel, Çözüm çok basit hayata baktığınız gözlüğünüzü yenisi ile değiştirin. Alışkanlıklardan vazgeçmek çoğu zaman zordur ama imkansız değildir.

6. Geçmişe bakıp, geleceğe yelken açın

Hayatta her zaman her davranışımızda doğruyu yakalamıyoruz. Ama hayat sanırım inişli ve çıkışlı hali ile güzel. Önemli olan hatalarımıza takılmadan onlardan aldığımız güç ile geleceğe yönelik daha sağlam adımlar atmak. Bu şekilde yaşam kalitenizi arttırabilirsiniz.

7. Farklı gıdalar tüketin

Hayatımıza farklı besinleri ve damak tatlarını sokmamız gerekmekte. Bunun için günlük beslenme tarzımızda ufak değişiklikler yaparak çeşitlendirmemiz ve karbonhidrat ağırlıklı yaşamdan kurtulmamız gerekiyor. Protein ve en önemlisi de sebze ve meyvelerde bulunan diyetimizde bulunması gereken vitamin ve mineraller. Ancak bu şekilde sağlıklı bir yaşam ve yaşam tarzına sahip olabiliriz

8. Erteleme hastalığı

Şimdi başlayın ve ertelemeyin. Bunu kendimize slogan haline getirmemiz gerekiyor. Günümüz dünyasında bizi asıl hedeflerimizden uzaklaştıran o kadar malayani meşgaleler var ki. Bunlarda maalesef asıl hedeften alıkoyarak odak noktamızı dağıtıyor. Ve sonrası ise erteleme ve bir noktadan sonra bu bir hastalık haline geliyor. Her şeyin zamanında yapılması gerekiyor. Ertele ertele nereye kadar. Sanırım sonu yok.

Karar verin başlayın ve kendi hayatınıza bir dokunuş yapın.

Yaşam Tarzımızın Sağlımızla İlişkisi

Çok karmaşık bir konu sanırım. Ama günlük koşuşturma içerisinde bir takım düzenlemeler yapabiliriz. Yapmadığımız taktirde, sağlıklı beslenme, sağlıklı uyku ve sonuç olarak sağlıklı yaşam biraz mümkün değil. O yüzden yaşam tarzımızda kalıcı ya da ufak tefek revizyonlar diyelim yapmak zorundayız. Çünkü sonuçları yaşam konforumuzu doğrudan etkileyecektir. Bu sonuçları da hemen hayatınızda hissetmeniz mümkün olacaktır. Tabi burada genel kurallardan bahsedeceğiz ama kişiye göre de farklı durumlar söz konusu olabilir. O zaman da iletişimden bana ulaşırsanız sizi konuşabiliriz.

Doç. Dr. Mustafa SAYGIN