Araştırmacılar hala mikroplastiklerin kardiyovasküler sistemi nasıl etkilediğini anlamaya çalışıyor.
Bir çalışmanın sonuçları, kan bağışçılarından alınan insan kanındaki polimer türlerini tanımladı ve en yaygın türleri, boyutları ve özellikleri ortaya koydu.
Sonuçlar, kan dolaşımının mikroplastikleri vücut boyunca taşıdığı ve mikroplastiklerin kardiyovasküler sorunlar için artan bir risk oluşturabileceği fikrini desteklemektedir.
Mikroplastiklerin insan vücudundaki varlığına ilişkin kanıtlar artmaya devam ediyor.
Environmental International’da kısa süre önce yayınlanan bir çalışmada, insan kanındaki mikroplastiklerin yapısı incelendi. Araştırmacılar 20 sağlıklı katılımcının tam kanını inceledi.
Bunlardan 18’inin kanında 24 polimer türü bulundu. Mikroplastiklerin çoğu beyaz ve berrak parçalardı.
Araştırmacılar, bu araştırmanın mikroplastiklerin vücutta nasıl dolaştığını ve mikroplastiklerin damar iltihabı veya kan pıhtılaşma işlevindeki değişiklikler gibi belirli sorunlara nasıl katkıda bulunabileceğini desteklediğini göstermişlerdir.
İnsan kanında büyük mikroplastik parçacıklar bulundu
Bu çalışmada belirtildiği üzere, “[m]ikroplastikler (MP’ler) tipik olarak çapı 1 µm [mikrometre] ile 5 mm [milimetre] arasında değişen sentetik plastik parçacıklar olarak tanımlanmaktadır.”
İnsanlar genellikle mikroplastiklere maruz kalmaktadır ve bu plastikler yemek ya da solumak yoluyla kan dolaşımına girebilmektedir. Önceki bulgular kanda ve hatta tıkalı arterlerde mikroplastikler tespit etmiş ve mikroplastiklerin kardiyovasküler sağlığa yönelik potansiyel tehlikelerine dikkat çekilmiştir.
Mevcut çalışma, kandaki mikroplastiklerin yapısı hakkında daha fazla bilgi ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Bu özelliklerin anlaşılması, uzmanların mikroplastiklerin insanlar için ne kadar tehlikeli olabileceğini anlamalarına yardımcı olabilir.
Araştırmacılar 20 sağlıklı, ilaç kullanmayan üniversite öğrencisinden kan örnekleri topladı. Kan örneği toplama sürecinin kanı mikroplastiklere maruz bırakabileceğini kabul etmişlerdir. Bu nedenle, toplama ve çalışma süresi boyunca kanın nelere maruz kalabileceği konusunda bir fikir edinmeye yardımcı olmak için numuneleri prosedürel boş numunelerle karşılaştırdılar.
Genel olarak, araştırmacılar her bir prosedürel boş numunenin ve kan numunesinin dörtte birini analiz etti. Daha sonra gözlemlenen mikroplastikleri ve kimyasal katkı maddelerini bilinen polimer ve plastik katkı maddesi kimyasallarıyla karşılaştırdılar.
Gösterilen sonuçlara, bu kütüphanelerle %70 veya daha fazla eşleşen partikülleri dahil etmişlerdir. Ekip ayrıca, numunelerin arka plan kontaminasyonunu ayarlamaya yardımcı olmak için miktar belirleme sınırı (LOQ) adı verilen bir yaklaşım kullandı.
Kan örneklerine bakıldığında, 20 örnekten 18’inin 24 farklı polimer içerdiği görüldü. LOQ kriterlerini kullandıktan sonra, 20 numuneden sadece sekizinin mikroplastik içerdiğini buldular.
Araştırmacılar daha sonra polietilen, etilen-propilen-dien ve etilen-vinil-asetat/alkol dahil olmak üzere bir dizi mikroplastik türünü tanımlayabilmişlerdir.
Toplamda, mikroplastiklerin sadece beşi miktar belirleme sınırının üzerindeydi. Dolayısıyla sonuçlar, katılımcıların %40’ında ölçülebilir miktarda mikroplastiğin varlığına işaret etmektedir.
Mikroplastiklerin özelliklerine bakıldığında, araştırmacılar çoğunun berrak veya beyaz görünümlü parçalar olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca kan örneklerinde çeşitli katkı kimyasalları ve plastik alternatifleri tespit edebildiler.
Mikroplastiklerin boyutları da değişiyordu; ortalama parçacık uzunluğu 7-3000 µm ve ortalama parçacık genişliği 5-800 µm arasındaydı.
Önceki çalışmalarda gözlemlenenlerle karşılaştırıldığında, bu partikül boyutları çok daha büyüktü ve bu da potansiyel sağlık etkisi hakkında bazı soruları gündeme getirme potansiyeli taşımaktadır.
Çalışma bulguları ne kadar doğru?
Bu araştırmanın bazı sınırlamaları vardır. İlk olarak, numunelerin potansiyel kontaminasyonunu hesaba katmak zordur. Bu çalışmanın yazarları bunu hesaba katmaya çalışmış olsa da, mikroplastik araştırmalarında arka plan kontaminasyonunu hesaba katmak için henüz standart bir protokol yoktur.
Araştırmacılar ayrıca sadece mikroplastik polimerlerin kütlesini tahmin etmişlerdir ve kütle ve diğer değerleri hafife almış olabileceklerini kabul etmektedirler. Ayrıca, kullandıkları %70 veya daha fazla eşleşme kriterine dayanarak partikül bileşiminden tam olarak emin olamamaktadırlar ve eksik organik madde sindirimi ve partikül giderimi için kullanılan özel alüminyum oksit membranlar olan Anodisc filtrelerinin kullanımı ile daha da sınırlandırılmışlardır.
Ayrıca yazarlar, her bir kan örneğinin yalnızca dörtte birini inceleyebildikleri için analizlerinde bazı polimerleri gözden kaçırmış olabileceklerini ve yuvarlama hatası riski olabileceğini kabul etmektedirler. Ayrıca boş numunelerde polietilen bulunduğunu da kabul etmektedirler.
Kandaki mikroplastikler kardiyovasküler sağlığı nasıl etkiliyor?
Araştırmacılar, bu verilerin mikroplastiklerin kan dolaşımı yoluyla vücuda yayıldığına işaret ettiğini belirtiyor.
Bu mikroplastikler, kanın pıhtılaşması, damar iltihabı, bağışıklık sistemi değişiklikleri ve organlarda olası mikroplastik birikimi gibi sorunlar da dahil olmak üzere çeşitli sağlık riskleri oluşturabilir.
Çalışmanın yazarları “Mikroplastiklerin etkilerini anlamak için önemli miktarda daha çalışma yapılması gerekiyor. Örneğin, mikroplastiklerin kanda nereye hareket ettiklerini ve biriktikleri alanlar olup olmadığını anlamak çok önemlidir. Bu daha sonra daha fazla risk altında olabilecek potansiyel dokuları anlamamıza yardımcı olacaktır.” ifade etmektedirler.
Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmakla birlikte, mevcut çalışma mikroplastiklerin potansiyel tehlikelerine işaret etmekte ve sorunu ele almak için ne tür müdahalelerin gerekli olabileceğine dair bir düşünce sunmaktadır.
Sonuç olarak, küçük bir çalışma olmasına rağmen mikroplastiklerin sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekmek için önemli ve büyük bir adımdır. Bu kadar yüksek hacimde üretilen plastiklerin her alanda insan yaşamına girmesi ile kanda tespiti hiç te şaşırtıcı olmasa gerek.
Hem sağlığımız hem de çevre için plastik materyal kullanımını azaltmalıyız.
Yazar hakkında