Kategori arşivi Vitamin ve Mineraller

Kanamanız durmuyorsa; K Vitamini

Kanamanız durmuyorsa; K vitamininiz eksik olabilir.

K ismi Koagülasyon, kan pıhtılaşmasından geliyor. K Vitamini etkisi gösteren 3 tip madde vardır.

K1 Fillokinon; Bitkisel kaynaklıdır.

K2 Menakinon; Barsakta bakteriler tarafından sentezlenir ve absorbe olur

K3 Menadion ; İzopren yan zinciri olmayan  sentetik K Vitaminidir.

K vitamini

Obstrüktif sarılıkta safra eksikliğine bağlı, ülseratif kolit ve diyare de emilimi azalır.

K Vitamini organizmada depo edilmez.

Bakteriler tarafından kolonda sentezlenir (% 10-15).

Bitkisel kaynaklar

Yeşil yapraklı sebzeler (pırasa, ıspanak..)

Bazı bitkisel yağlar

Brokoli

Hayvansal kaynaklar

Karaciğer

Süt

 

 

 

K Vitamininin Fonksiyonları

Kan pıhtılaşmasını sağlar (II, VII, IX ve X ve Protein C gibi pıhtılaşma faktörlerinin sentezinde rol alır).

Kemik şekillenmesinde katkıda bulunur.

Oksidasyon-redüksiyon reaksiyonlarında elektron taşıyıcı rolü üstlenir.

Eksikliğinde, kanama eğiliminde artış oluşur.

Fazlalığında; anemi, gastrointestinal bozukluklar meydan gelir.

 Yeni doğanda K Vitamini

K vitamininin plasentadan geçişi az olduğundan yenidoğanlarda düzeyi normalden çok düşüktür.

 

Ayrıca yenidoğanlar barsaklarında yeterince K vitamini sentezleyecek bakteri olmadığı için K Vitamini eksikliği görülür.

Yeni doğanda gastrointestinal sistem steril olduğundan sentezlenemez.

Sütteki miktar ihtiyacın ancak beşte birini karşılar.

Yeni doğana bir defa Vitamin K iğnesi yapılır.

Sentetik K Vitaminin fazla alınması oral pıtılaşmayı engelleyen ilaçların etkisini bloke edebilir.

Hamile kadınlarda kullanılırsa eritrositlerin aşırı yıkımına bağlı yeni doğan bebekte sarılık görülür.

E Vitamininin Üremeye Etkisi

E VİTAMİNİ

Vitamin E ( alfa-tokoferol formu) 1920’lerde keşfedilmiştir. 1960’lara kadar Tokotrionellerin bu familyanın bir parçası olduğu düşünülmüştür. Esas olarak üretkenlikle ilişkili bir vitamin olarak isimlendirilmiş ve 1930’larda antioksidan özelliği ortaya konulmuştur.  Vitamin E vücutta birçok sistem etkileyebilmektedir ve güçlü bir antioksidandır. İmmün sistemi güçlendirir, kalp damar sağlığı, akıl sağlığı, göz ve kas sağlığı ve daha fazlası. Yağda eriyen E vitamini hücre membranı ve arter duvarlarını korur.

Vitamin E Ailesi

e vitamini türleri

Vitamin E ailesinin süperstarı; Tokotrienoller

Vitamin E ailesi tokoferol ve tokotrienol olmak üzere iki gruba ayrılır. Tokotrienoller Pennock ve Whittle tarafından 1964’te keşfedilmiştir. 1980’lerin başında kolesterol düşürdüğü biliniyordu, 1990’larda ise anti-kanser özelliği ortaya konuldu. Günümüzde Tokotrienoller hakkında geniş çaplı araştırmalar yürütülmekte ve kan kolesterol düzeyini % 5-35 arasında azalttığı gösterilmiş olup bu da kardiyovasküler hastalıktan korunma için çok önemlidir. Tokoferoller yaygın olarak E vitamini olarak bilinir, fakat çalışmalar tokotrionellerin daha güçlü etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Burada farkı oluşturan en önemli etken moleküler yapıdır. Tokoferoller daha büyük baş ve uzun kuyruk yapısına sahiptir ve bu da molekülün hareketini zor hale getirir. Küçük baş ve kısa kuyrupa sahip olan tokotrienoller çok fazla esnek ve yüksek emilim kapasitesine sahiptir. Ek olarak, çalışmalarda trokotrienollerin kalp sağılığını güçlendiridiği, kan şekerini düzenlediğive birçok sağlığa ek yararı olduğunu ortaya koymuştur.

Peki Tokotrienoller hangi besinlerde bulunur.

 Tokotironeller

 Tokotrioneller ve Tokoferollerin Karşılaştırılması

Çeşitli çalışmalarda Tokoferoller özellikle Alfa-Tokoferol Trokotrionellerin sağlığa yararlarına müdahale ederler. Bir çalışmada; 6 grup tavuğa Tokotrienollere  ek olarak çeşitli miktarlarda Tokoferol veriliyor. Tokoferol çok az veya verilmeyen  gruplarda büyük oradan yağ oranı azalmış. Yüksek oranda Tokoferol verilen grupta kolsterol üretimi artmış. Ek çalışmalar, Tokoferollerin kolesterol seviyelerini, emilimini ve anti-karsinojenik özellikleri etkilediğini göstermiştir.

Bu durumda tokoferoller için denilebilir ki;

Emilimi azaltır

Kolesterolün azaltılmasını etkiler

Kanserin engellenmesini azaltır

Tokotrionellerin parçalanması ve yıkımını artırır

Yüksek dozda kolesterolü artırır

Güney Amerika’da yetişen yağlı bir bitki olan annatto çalısı, beraberinde Tokoferoller olmadan saf Tokotrienoller sunan dünyadaki tek doğal bileşiktir. Ayrıca, Annatto Tocotrienol, pirinç ve palmiye kaynaklara göre 150 – 300 kat daha az Tokoferol içeren en yüksek Tokotrienol konsantrasyonuna sahiptir.

Tokotrionellerin gücü

Geçmişte, çalışmalar çoğunlukla Vitamin E’nin Alfa-Tokoferol formu ile ilişkiliydi. Çok az çalışma tokotronllerden bahsediyorsun. Son yıllarda çalışamaların %30’u tokotrionllere odaklandı. Bu dramik kayma neden? Özellikle delta- ve gamma- Tokotrionellerin yaygın güçlü etkileridir.

 E Vitamini Eksikliğinde Görülen Belirtiler

Deneysel olarak E vit eksikliği oluşturulan gebe sıçanlarda fetüs 1. haftada ölür. E vitamini ile bu önlenebilir.

E vit eksikliğinde iskelet kas lifleri parçalanır, ödem ve hücre infiltrasyonu görülür, hemolitik anemi görülür.

İleri safhada solunum felci ve ölüm görülür.

Çocuklarda kas gelişiminde düzensizliklere neden olur

Erkeklerde germinal epitelde dejenerasyonla steriliteye neden olur.

Kadınlarda düşüğe neden olabilir.

Anemi

Ataksi (kas koordinasyonu bozukluğu).

İnsanlarda E vit eksikliği görülmez, yetersizliği görülür.

Selenyumun etkisi

Selenyum, Vitamin E gibi hücreyi peroksidatif etkilerden korur.

Se etkisi E vitamini ihtiyacını azaltır.

Se, Glutatyon peroksidazın yapısında bulunur. Bu enzim yağ asidi hidroperoksidlerin membran yapısını bozmasını önleyerek E Vitaminine yardımcı olur.

Pankreas normal fonksiyonu için gerekli. Vitamin E ile diğer lipidlerin sindirim ve emilimine etkilidir.

Vitamin E’nin plazma lipoproteinlerine bağlanmasına yardım eder.

 e vitamini kaynakları

Kış Aylarında Alamadığımız D Vitamini

D vitamini;

Kemik metabolizması ve kas kasılması için kalsiyum (Ca) ve fosforun (P) kan düzeylerinin düzenlenmesinde, rolü olan steroid yapıda bir pro-hormondur.

Vitamin D çeşitli formlarda bulunur.

Kolekalsiferol  (Kalsiol) inaktif ve hidroksillenmemiş formudur.

Kalsifediol (Kalsidiol, hidroksikolokalsiferol, 25-Hidroksivitamin D3) kısaca 25 (OH) D, kanda ölçülen formu budur.

Kalsitriol (1,25-dihidroksivitamin D3) aktif formudur. Böbreklerde üretilerek kana verilir, kandaki kalsiyum ve fosfat düzeyini ayarlayarak hedef organ dokularda birçok fizyolojik reaksiyonda rol alır. Ayrıca enflamasyon, nöromüsküler fonksiyon, büyüme, farklılaşma ve hücre ölümünde birçok genin fonksiyonunu düzenler.

Birçok yayımlanan çalışmada; kardiyovasküler sağlık, diyabet, multipl skleroz, alerji, astım, enfeksiyon, psikiyatrik sağlık, ağrı ve genel mortaliteye faydası olduğu gösterilmiştir. İmmün sistemin çalışmasını sürdürmesi için de gereklidir. Öğrenme ve belleği geliştirir. Sağlıklı glukoz metabolizmasını destekler.

En iyi kanıt kemik sağlığı ve yaşlı kadınlarda mortaliteyi azaltması yönündedir. D vitamini ve mortalite arasında U şeklinde bir ilişki vardır. Çoğunlukla kandaki normal değerleri 40 and 50 ng/mL. arasındadır. Fakat toplumun genelinde düşük seyretmektedir. Bu yüzden birçok hastalıkla ilişkilendirilmiştir. Örneğin; D vitamini eksikliği ve koroner arter hastalığı ilişkisi, D vitamini ve allerji, D vitamini eksikliği hamilelik ve yenidoğan ilişkisi, çağın pandemisi bunlardan sadece bir kaçı. Toplumun ortalama %90’ında eksik olduğu düşünülürse ve neden olduğu hastalıklara bakılırsa önemi daha net anlaşılacaktır. Yine sağlıklı ve dengeli beslenme ile güneş ışığını ihmal etmemeliyiz.

D Vitamini Kaynakları

D vitamini başlıca, hayvansal kaynaklı gıdalardan sağlanır.

Balık yağı, karaciğer, yumurta, tereyağı, süt ve peynirde bulunur.

Karaciğerde 2-4 aylık depo vardır.

Büyüme çağındaki çocuklarda, gebelikte, laktasyon döneminde ihtiyaç artar

İlk bir yıl infantlara 400 IU/gün D vitamini desteği,

1-70 yaş arasındakilere 600 IU/gün

70 yaşın üzerindekilere de 800 IU/gün D vitamini desteği önerilmektedir.

Günlük ihtiyacın bir bölümü en az 30 dakika arada engel olmadan el ve yüzün güneşle teması ile vücutta sentezlenir.

D Vitamini Eksikliği

Yetersiz güneş ışığı almak y ada alınan kalsiferolün yetersizliği, çocuklarda raşitizm ve büyüklerde osteomalazi semptomlarını ortaya çıkarır.

Raşitizmde kemikteki kalsiyum depolanmasında yetersizlik görülür.

Kalsiferol eksikliğinde uzun kemiklerde epifiz-diafiz sınırındaki kıkırdak hücreleri büyümeye devam eder.

Ancak kemikleşme gecikir ya da duraklar.

Bu nedenle eklemlere yakın bölgelerde kemik uçları genişleyerek normal şekillerini kaybeder ve deformasyona uğrar.

Fontanellerin kapanması gecikir (normalde 1. yaşta kapanır).

İlk olarak 1872’de raşitizmin balık yağı ile tedavi edileceği bulundu.

Mellanby 1918 yılında köpeklerde deneysel raşitizm oluşturup balık yağının bunu önlediğini gösterdi.

Huldschinsky de yapay ultraviyole ışınlarının çocuklarda raşitizmi önlediğini ortaya koydu.

Raşitizm tedavisinde kullanılan kalsiferol adı verilen maddeler; ergokalsiferol (D2) ve kolekalsiferoldür (D3).

Ergokalsiferol (D2)

Ergokalsiferol (D2 vitamini) bitkisel kaynaklı olup en çok maya ve mantarlarda bulunan ergosterolün (provitamin D2) morötesi ışınlara maruz kalmasıyla oluşur. Ancak doğada pek fazla bulunmaz. Daha çok süt ürünlerinin güçlendirilmesi amacıyla kullanılır.D2 vitaminin biyolojik etkinliğinin D3’e göre 3-10 kat daha azdır.

Kolekalsiferol (D3)

Deri yüzeyindeki sekresyonlarda dehidrokolesterolden güneş ışınları yardımıyla oluşur.

UV deriye yakın bölgeler ulaşabildiğinden dolayı bu reaksiyon deriye yakın bölgelerde gerçekleşir.

Süt, yumurta sarısı, tereyağı gibi ürünlerde bol miktarda bulunur.

Balık yağı vit D3 bakımından zengindir.

Isıya dayanıklıdır.

Kalsiyumunn barsaklardan emilimi için gereklidir.

Kış Aylarına Karşı A VİTAMİNİ (Anti-Enfeksiyon Vitamini)

Anti-Enfeksiyon A VİTAMİNİ (Akseroftol, Retinol,  Karotenler)

Hayvansal dokularda “retinol” şeklinde bulunur. Özellikle; karaciğer, balık yağı ve yumurtada bulunur. Bitkisel besinlerde A vitamini prekürsörü alfa ve beta karotenler bulunur ve karaciğerde A vitaminine dönüştürülürler.

Karotenler havuç, şalgam, ıspanak ve karnabaharda bulunur. Karaciğerde 5-12 aylık depo bulunur.

Yağda çözünün bir vitamin olan A vitamin; gözün “retinal” pigmentlerinin oluşturulmasında kullanılır. Bu da, rodopsine dönüşerek karanlığa adaptasyonla ilgili fonksiyonu üstlenmiştir.

Hücre büyümesi, epitelyal hücre çoğalması ve gelişmesi, antioksidan, hücre ayrımlaşması (retinoic acid), immünite, üreme ve büyüme fonksiyonlarında rol alır.

Vitamin A iki kategoriye ayrılır; preformed vitamin A ve provitamin A karotenoid. Bu sınıflama Vitamin A’nın kaynağına göre yapılır (Bitkisel veya hayvansal). Preformed vitamin A bitkisel kaynaklardan ve bazı hayvansal gıdalarda bulunur. Bu formu retinol olarak absorbe edilir ve en kolay kullanılabilir formudur. Retinol vücutta Retinal ve Retinoik asite çevrilir. Vitamin A formu renkli meyvelerde karotenoid olarak bulunur ve vücutta retinol olarak kullanılır. Yaygın provitamin A karotenoidler bitkilerde beta-carotene, alpha-carotene ve beta-cryptoxanthin olarak bulunur. Bunlarında arasında beta-karoten en aktif formudur.

Günlük tüketim miktarı; Erişkinde günde 5000 İÜ; çocuklukta, püberte gebelik ve emzirme sırasında 6000 İÜ önerilir.

A vitamininin emilimi; İnce barsaklardan yağlarla birlikte A vitamini ve karoten olarak emilir.

A vit. Görme Üzerine Etkisi tam olarak alttaki şemadaki gibi gerçekleşmektedir.

Retina

A Vitamini Eksikliği Belirtileri olarak; Genç sıçanlarda A vitamini eksikliğinin, büyümenin duraklamasına, zayıflama ve sonunda ölüme neden olduğu gösterilmiştir.

A vitaminin aşırı alınmasında farklı organ ve sistemlerde bir takım sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ama ilginç olan öncelikle A vitamin, hipervitaminozunun nasıl bulunduğunu konuşalım. 2. Dünya savaşı sırasında kutuplarda kurulan araştırma merkezinde kalan araştırmacılar açlıktan dolayı kutup ayısı avlayıp karaciğerini tükettiklerinde aşağıda sayacağım A vitamini hipervitaminozu belirtileri görülüyor. Bu sayede A vitamini hipervitaminozu literatüre girmiş oluyor.

1- Göz:

Göz yaşı sekresyonunun kesilmesiyle önce kornea epiteli kalınlaşıp kurur. Bu belirtiye xerophtalmia adı verilmektedir. Enfeksiyonlar için uygun bir ortam oluştuğundan, keratit  ve konjunktivit görülür. A vitamini eksikliği devam ederse, kornea yumuşayarak dejenere olur: Keratomalacia; Ön ve arka kamaralardaki enfeksiyonlar körlüğe kadar götürebilir. A vitamini eksikliğinde retinada büyük harabiyet meydana gelir. Fotopik ve skotopik görmede A vitamininin oldukça önemli bir görevi vardır. Karanlığa adaptasyonun bozulması A vitamini eksikliğinin erken bir belirtisidir. Eksiklik ileri derece ise gece körlüğü oluşur.

2- Sindirim Sistemi:

Büzülen salya bezlerinde, kanallardaki epitelin kalınlaşması ile lümenler kapanarak salgı durur. Mukus salgısı yapan hücreler küçüldüğü için, villuslarda çok defa nekrozlar görülür; bu nedenle mukoza üzerindeki bakteriler çoğalır.

3- Üst Solunum Yolları:

Özellikle burun, trakea ve bronşlardaki tek katlı epitel hücreleri çok katlı epitele çevrilerek keratinize olur. Aynı değişiklikler vajinada da görülmektedir.

4- Üreme Bozuklukları:

Erkeklerde testis germinal epitelde küçülme, kadınlarda bazen menstruasyon siklusu bozuklukları görülür. Embriyolojik gelişmeyi destekler.

5- Enfeksiyonlara Direnç:

Epitel değişiklikleri mikroorganizmalara karşı lokal direnci azalttığından, bunların kolayca kana geçmesi ve vücutta yayılarak, bronkopnomoni, enterit, göz enfeksiyonları sonucu ölüm görülür. Çeşitli organlarda örneğin göz, böbrek, solunum yollarında vitamin eksikliğinde, enfeksiyonların gelişmesi nedeniyle A vitaminine anti-enfeksiyon vitamini de denir

6- Kemikler:

A vitamini eksikliği kafatası kemikleri ve omurların aşırı büyümesine neden olarak, bir takım sinirlerin basınç altında kalmasından dolayı nörolojik semptomlar oluşturur.

Gerekenden fazla miktarda A vitamini verildiği zaman Anoreksiya, Uzun kemiklerde ağrılı şişmeler, saçların dökülmesi ve kaşıntılı döküntüler, baş ağrısı görülür. Bulantı, sarı deri, osteoporoz ve sıçanlarda A hipervitaminozunun teratoma sebep olduğu gösterilmiştir.

Sonuç olarak; A vitamini eksikliğinde; gözün konjuktivası, idrar ve solunum yollarında sıklıkla enfeksiyon görülür. Bu nedenle A vitaminine “anti-enfeksiyon” vitamini denmektedir. Kış geldi hadi A vitaminini yeterli miktarda doğal haliyle alalım. Kış ayları yaklaşıyor ve korunmaya ihtiyacımız var. Bunun içinde en aktif formu olan beta karoten olarak almalıyız.

 

KIŞ AYLARINDA VİTAMİNLERE NEDEN İHTİYAÇ DUYARIZ

Soğuk kış ayalarına girdiğimiz bu günlerde organizmanın direncini korumak için almamız gereken besinler vardır ve bunların en başında vitaminler gelmektedir.

Vitaminler; normal büyüme ve metabolizma için çok az miktarda gerekli olan organik besin maddeleridir. Enerji sağlamazlar, her vitamin, vücutta özel bir enzim sistemiyle ilgili olup, kendine özgü fonksiyona sahiptir. Bazı B grubu vitaminler enzimlerin koenzim veya prostetik grubu yani enzimlerin aktif olup çalışabilmelerini sağlarlar. Vitamin yoksa o enzimde fonksiyonunu yerine getiremez.

Vücutta sentezlenmedikleri (ya da yetersiz miktarlarda sentezlenebildikleri) için mutlaka besinlerle alınmalıdırlar. Organizmada vitamin eksikliği “hipovitaminoz” yada tam yokluğu “avitaminoz” olarak görülebilir. Birkaç vitaminin aynı zamanda yokluğuna ise “polivitaminoz“denir.

Primer vitamin eksikliği yetersiz ve dengesiz beslenme ile yakın ilişkili olduğu için, ülkemizde ve hayat standardı yüksek ülkelerde ender olarak görülür. Yani günümüzde eksikliğine ender durumlar hariç rastlamak mümkün değil. Burada o zaman şu soruyu sormadan edemeyiz, eksikliği görülmüyor o zaman neden bu kadar vitaminler önemli. Cevabı çok basit eksikliği değil de yetersizliği görülüyor. Bu da dengeli beslenmediğimiz için oluşuyor.

Sekonder vitamin eksikliği ise bir hastalığın sonucu ortaya çıkar. Suda çözünen çoğu vitaminlerin depolanması nispeten azdır. Bütün vitaminleri içeren besin maddesi yoktur, bundan dolayı dengeli beslenme vitamin açısından çok önemlidir. Dengeli beslenme sayesinde vücudumuzun günlük ihtiyacımız olan vitaminleri alarak organizmanın güçlü kalmasını sağlayabiliriz. Zaten immün sistem dediğimiz bir grup hücreyi içeren savunma sistemimiz dışarıdan gelecek tehlikelere karşı bizi koruyacaktır. Bu da kısa vadede enfeksiyon hastalıklarından, uzun vadede de kronik hastalıklardan korunmamıza yardımcı olacaktır.

Vitamin yetersizlikleri günümüz açısından baktığımızda şu nedenlerden dolayı meydana gelebilmektedir.

Günlük yetersiz alınım

Açlık, yoksulluk, alkolizm, uzun süreli sıkı diyet, uzun süre antiasit kullanımı.

Yetersiz emilim

Safra kanalı tıkanması sonucu yağda çözünür. (A,D,E,K) Vitaminler emilemez. Pernisiöz anemi (İntrinsik faktör eksikliği). Spru sendromu. İnce barsak iltihabı

Yetersiz Kullanım

Bazı Vitaminlerin transportu için gerekli olan protein eksikliği. İnaktif olan Vitamin ön maddesinden aktif  şeklin sentezindeki bozukluk.

İhtiyacın Artması

Büyüme, hamilelik, laktasyon, yaralanma.

Atılımın Artması

Böbrek fonksiyon bozukluğu.

İlaca Bağlı Eksiklik

Antibiotik alınımına bağlı barsaktaki mikrobial  sentez bozukluğu. Tüberküloz tedavisinde kullanılan izoniazide bağlı B6 eksikliği gibi nedenler sayılabilir.

Yağda eriyen vitaminlerler şunlardır.

Vit A

Vit D

Vit E

Vit K

Genel olarak yağda eriyen vitamin eksiklikleri; Vitamin alımının az olması, Yağ alımının az olması, Yağ emiliminin az olması, Safra yapımı ve salgısı bozuklukları, Lipaz enzimi eksikliği, Sindirim kanalı bozuklukları, Sindirim kanalından atılımın artması, Spesifik taşıyıcı eksiklikleri (genetik faktörler) gibi nedenlerle ortaya çıkmaktadır.

İlk olarak A vitaminine bakmaya ne dersiniz.